30 Mart 2010 Salı

VUSLAT




Kurdular darağacını
ortaçağ zihniyetli dinazorlar.
Katli vacipmiş yüreğimin
deli saçması bir söylentiye göre.


Peki ya sonra?


..............


O.B.

KABURGA HAPSİ




Sarı saçlı toy bir çocuktu aşkımız;
uçurumun kenarında tek ayak üstünde duran.
Kapıldı ardından gelen sen sularına,
ve bıraktı kendini istemsiz
pedofili bir sapığın kollarına!


.................................



O.B.

23 Mart 2010 Salı

Redd-i Terk




Sanma "çok özledim" seni;
dört bir yanın yalancı dolu ;bihabersin!
"Sensiz yapamıyor" demişler sana;
Güleyim bari-palavra!
Üstüne çok aşk eskittim bunu da söylediler mi
acaba?

............


23.3.10
O.B.

21 Mart 2010 Pazar

Mesela?

Ruhumun orta yerine kurulu bayram yeriydi varlığın;
fakat bu işte bu sefer bir terslik var!
Arife geldi sen yoksun!
...........

O.B.

17 Mart 2010 Çarşamba

Oysa ki!


Başucumda gömülü birkaç tel saçın,
ve kokun burun deliklerimde.
Melodik bir hüzünden ibaretsin artık,
8 notalı bestemdin, senden öte değer yoktu dünya üzerinde…

Ama gittin!
Oysa;
daha neleri paylaşmak isterdim bir bilsen seninle;


............

O.B.

Ölüm Sorgusu


Ne de olsa birçoğumuz hissiz sevişmelerin çocuklarıyız;
görücü gittik bilmediğimiz kadınlara,
ve istenmedik yaşamlar sürdük,
gebelik tadında zamanlarda.


Y..........

O.B.

9 Mart 2010 Salı

Söyleyemem

Boyumu aşan büyük harflerimle yazdıklarım,
gecenin karabasanı gibi çöktüler gırtlağıma.
Öteye beriye söndürdüğüm izmaritlerin kokusu sinmiş üzerime.
...........
O.B.

Kiralık Aşk


Kadın piç;
kırmızı ruj kadar şehvet bakardı gözleri.
Kadın sürtük;
cigaranın son nefesindeki zehir gibi .

Kırmızı rugan ayakkabılarında yazar vizitesi ,
son esrar nefesinde söndürür geceyi.,
Fırfırlı eteği gerçeğin tek şahidi ,
masal saatlerinin sürtük prensesi …

Yastığının yanıbaşına iliştirilmiş tarife-i ücreti,
adını bile hatırlamaz adamın,yorgunlukta kesilmiş nefesi.
Üstünde paralı aşktan kalmış ter damlaları,
ve adının yankısı dolaşır bilindik bayram sabahları sırası.

Gözlerinin altyazısı çıkar makyajını temizleyince aynada,
romanların kötü kadını kadar sevilmez, bunu o da bilir aslında.
Kimliği bellidir halk arasında, barınamaz hiç bir sayfada,
bir çirkinin gözbebekleri kadar aşk etmez kadınlığı iki dünyada da.

Onyedilik bir yeni yetmenin ilkiyken,
yetmişlik bir dedenin belki de son nefesi…
Hevesi kursağında bir hayalin fahişe olmuş bedeni,
Ne duaya bakar gözleri,
ne de uğruna yazılmamış on küsur şiir aralar kanlanmış yırtık düşlerini.
Gündüz annedir cennete uzanır elleri,
gece gelir,o ölür ,olamaz eskisi gibi…

Batuhan Dede/Onur Akkaya/ Oğuz Bal/ Ersoy Kaan Çamcı/ Ö.S.Ö

1 Mart 2010 Pazartesi

buruşturup attılar bir köşeye ruhumu, annem buldu, halının altına koydu...Ama o da nedendir bilmem; bir süredir orada unuttu...O.B.

Mefta!

Hunharca tecavüz ettiler yüreğime.
Biri değil ikisi değil onlarcası geçti üstünden...
Ellerin yosması oldu,el bağına götürdüler,
dağa kaldırıp parçaladılar içini!
.......
O.B.

Belki de!

belki aramak istedin beni birkaç kez ,
ama sigara içtin belki aramak yerine,
belki de seviştin onunla;
sadece “bedeninin tapulu sahibi” adamla...
belki elleri gezinmiştir vücudunda...
.......
O.B.

Cahilliğim

yine mutlu bir çiftmiş gibi davrananalım
ne dersin?
yanak yanağa poz verelim yine;
ama bu sefer elimdeki revolveri dayayayım şakağıma.
benimkinden girsin,seninkinden çıksın çekirdek.
bu sefer bariz cinayet süsü versinler ölümümüze...
Aslında,
cahilliğime veriyorum;terkedilişimin sebebini idrak ederken çektiğim güçlüğü.
Beni aşan birşey olsa gerek zaten öyle değil mi?
Dudaklarımız birdi tek nefesi solurken hep, keza eller de ...
Cahilliğime veriyorum yar cahilliğime,şu çekip gidişini de
postası 15'e sokak arası kahpeliğine!

O.B.

Vaka-i Tekrar

Bir yara daha kaç kez kabuk tutar?
Ve inadına kaç kez kanatılıp koparılır o kabuk
...........
O.B.
Bildiklerim,hatırladıklarım ve gördüklerimin iç savaşında,bir köşeye korkuyla çekilmiş bir sıhhıye eriyim...Kendi yaralarıma dermanım yok,Korkağım!

Origamik Aşk

Masamın üstünde çok da güzeller
Sarı, siyah, kırmızı renkte
Elişi kağıdından sevgililer.
Her biri farklı biçimde,
ama birbirinden güzeller.
Bir düzine daha kâğıdım var
koleksiyonu genişletme amaçlı beklerler.
Bazen ellerim katlamaya gidiyor,
kiminin yüzü, kiminin gövdesi,
ötesi berisi biçimsizleşiyor;
mütemadiyen bunlarda zihnimin çöplüğünde yer alıyor.
Oldum olası anlamadım zaten
aşkın kimyasından,
bir de origami sanatından.


O.B

Kime Diyorum ki!

Ölesin varken gülesin gelir mi,
ya gidesin varken sevesin gelir mi?

Ellerin,ellerin ellerindeyken,
sol yanım dağlanıp dağlar ardına atılmışken,
acaba diyorum ölünce unuturmuyum seni...


...........


O.B.

Kapı Komşusu

Kapı komşumdan şikayetçiyim ben!
Davetsiz misafir aynı zamanda
Aslında ben isterim gelip gitsin,
hal hatır sorsun
Ama öyle anlarda damlıyor ki;
Çok zamansız oluyor.
.........

o.b.

Çivi

Örtme üstümü!
Bırak ayazda kalsın sana hasret kalan yerlerim.
Anma bir daha adımı sağda solda sakın,
kulaklarım çınlar uyanırım!

...........
O.B.

En Tuhaf Sabahım

bu sabah
her sabahkinden farklıydı.
etrafımda bir sürü insan
ağlıyor…
“ne oldu” diyorum
“neden ağlıyorsunuz”
kimseden cevap gelmiyor.
............
o.b. 28 mayıs 2008

İÇSES

Ruhumun düzülmemiş düzlemlerinde,
hayatımın portakal kabuğu biçeminde selülitli çarpık dayanakları var!
Küresel sevişmelerin meyvesi piç penguenler,
aç kalmış kutup ayılarının tecavüzüne mağruz bırakılmakta!
...............

O.B.

Selametle!

Bir hassiktirin anatomisini yaşadım say sevdicek
Gelmiş geçmiş en saçma sapan dizeleride doladım boynuna.
Ölümünle yeşerecek zaten baharım,
..........

O.B.

Bir Deli Öyküsü


Bir Temmuz öğleni doğmuşum
Sıcak bir Antalya gününde yani,
Sıcakkanlı oluşum bundandır belli ki;
İyi mi ettim kötümü ettim bilmem ama
Her doğum günümde "İyi ki doğdun" derler
Yalandan da olsa bana.
Garip bir çelişkidir doğuşum zaten
Seçme şansım olsaydı eğer
Mutlak kalırdım anne karnında
Ekmek elden,su gölden ne de olsa
Olmazdı da ne dert, ne gam, ne tasa
Gülerken ağlamak,ağlarken gülmek,
Derler ki deliye has bir marifet.
Dengesizliğime etiket ararken
Aniden farkettim beni içten içe yiyen
Kanı deli,ruhu değişken
Saçma sapan zat-ı muhteremi.
Bir deli var bende benden içeri
Ki şu hali en deli yani.
Eller gezinedursun
"Yumurta mı tavuktan Tavuk mu yumurtadan" çıkmazında İçimdeki çelişki aslında en çetini.
Düşümdükçe halimi
"Hay ben böyle..."yle başlayan cümleler kurarım
Ve aklımda büyük bir kaos beliriverir,
Sadece kendini seven bir egoist mi içimdeki,
Yoksa sevip sevip kavuşamayan bahtsız bir bedevi mi? Yani asıl soru şudur ki;
Aşk mı benden , ben mi aşktan çıkıyorum kim bilir ki?
Kimin kimden ya da neyden çıktığı meçhule kalırken,
Bir türkü tutturur içten içe ruhum;
"Uzun ince bir yoldayım gidiyorum gündz gece,
Bilmiyorum ne haldeyim gidiyorum gündüz gece" Yürüyorum ama nerede,deli saçması bir öyküde,
Akılsız başım elimde,amaçsız,sessizce.
Diyeceğim odur ki dostlar;
Bir garip Orhan Deli yatar içimde!